Research - (2021) Volume 14, Issue 79

THE CONCEPT OF GESAMTKUNSTWERK AND 14TH SECESSION EXHIBITION
Kader SURMELI*
 
Yildiz Teknik Üniversitesi, Sanat ve Tasarim Fakültesi, Grafik Tasarimi Anasanat Dali, Turkey
 
*Correspondence: Kader SURMELI, Yildiz Teknik Üniversitesi, Sanat ve Tasarim Fakültesi, Grafik Tasarimi Anasanat Dali, Turkey, Email:

Received: Jun 29, 2021 Published: Aug 09, 2021, DOI: 10.17719/jisr.2021.4809

Abstract

Art Nouveau, which shows various original and local qualities in every country where it appears, has existed in Austria under the name of "Secession Style". With the desire to implement their new ideas, Secession artists left the Austrian Artists’ Society and founded the Association of Visual Artists Vienna Secession in 1897 under the leadership of Gustav Klimt. Between 1898-1905, they organized 23 exhibitions presenting the pioneers of International Modernism and the innovations they wanted to implement to art lovers from Vienna. The 14th Exhibition of the Association, held between April 15 and June 27, 1902, was held as a tribute to the Composer Ludwig Van Beethoven. Held on the 75th anniversary of Beethoven's death, the exhibition revealed the Secession artists' vision of the inclusive synthesis of art. Curated by Josef Hoffmann, the exhibition in which twenty-one artists worked together. At the center of the exhibition Beethoven statue by Max Klinger was located, while Gustav Klimt's Beethoven Frieze, which covers the three walls in the hall, was one of the most important works of the exhibition. Besides these works; There were works by Alfred Roller, Adolf Böhm, Ferdinand Andri and other artists. The purpose of the exhibition was to unite different branches of art such as architecture, painting, sculpture and music under a common theme and to create a "total work of art" from the mutual interaction of all these works. In this study; the concept of "Gesamtkunstwerk" meaning "total work of art" and how this concept was embodied in the 14th Secession Exhibition are evaluated.

Oz

Ortaya çıktı�?ı her ülkede çe�?itli özgün ve yerel nitelikler ta�?ıyan Art Nouveau, Avusturya’da “Secession Stil” adıyla varlık göstermi�?tir. Secession sanatçıları, yeni fikirlerini uygulayabilme arzusu ile Avusturya Sanatçılar Birli�?inden ayrılarak, Gustav Klimt önderli�?inde 1897 yılında Viyana Secession Sanatçılar Birli�?ini kurmu�?lardır. 1898-1905 yılları arasında, Uluslararası Modernizmin öncülerini ve uygulamayı arzu ettikleri yenilikleri Viyanalı sanatseverlere sunan 23 sergi gerçekle�?tirmi�?lerdir. Birli�?in 15 Nisan-27 Haziran 1902 tarihleri arasında düzenlenen 14. Sergisi, Besteci Ludwig Van Beethoven’a övgü niteli�?inde gerçekle�?tirilmi�?tir. Beethoven’ın 75. Ölüm yıldönümünde gerçekle�?tirilen sergi, Secession sanatçılarının sanatın kapsayıcı sentezine ili�?kin vizyonunu gözler önüne sermi�?tir. Josef Hoffmann küratörlü�?ünde, yirmi bir sanatçının birlikte çalı�?tı�?ı serginin merkezinde, Max Klinger'e ait Beethoven heykeli yer alırken, Gustav Klimt’in salondaki üç duvarı kaplayan Beethoven Frizi, serginin en önemli eserlerinden biri olmu�?tur. Bu eserlerin yanında; Alfred Roller, Adolf Böhm, Ferdinand Andri ve di�?er sanatçıların eserleri yer almı�?tır. Serginin amacı, mimarlık, resim, heykel ve müzik gibi farklı sanat dallarını ortak bir tema altında birle�?tirmek, tüm bu eserlerin kar�?ılıklı etkile�?iminden bir "bütünsel sanat eseri" yaratmak olmu�?tur.

Bu çalı�?mada; “bütünsel sanat eseri” anlamına gelen “Gesamtkunstwerk” kavramı ve bu kavramın 14. Secession Sergisinde nasıl somutla�?tırıldı�?ı ele alınmaktadır.

Anahtar Kelimeler: Beethoven, Gesamtkunstwerk, Klimt, Klinger, Secession, 14. Secession Sergisi.

Keywords

Beethoven, Gesamtkunstwerk, Klimt, Klinger, Secession, 14th Secession Exhibition.

1. GİRİ�?

Art Nouveau, 1895-1905 yılları arasında Avrupa ve Amerika’da mimarlıktan ba�?layarak tüm sanat disiplinlerinde egemen olmu�? bir üsluptur. Üslupla�?tırılmı�? bitkisel-e�?risel bezeme anlayı�?ı, bu üslubu benimseyen tüm ülkelerde genel kabul görmü�?tür (Sözen ve Tanyeli, 2007, 27).

Art Nouveau iki belirgin evre göstermi�?tir: Birincisi, üslup ile birlikte ilk akla gelen çiçekli, kıvrımlı hatların olu�?turdu�?u, ilk yıllara ait biçimlenmedir. İlk olarak İngiltere’de ortaya çıkmı�?, özellikle Belçika ve Fransa’da en ilgi çekici örneklerini vermi�?, daha sonraki dönemlerde de Almanya ve İtalya’da kendini göstermi�?tir. Çizgilerin düzle�?ti�?i, geometrik biçimlenme gösteren ikinci evre ise İskoçya’da ve onun etkisiyle de Avusturya’da geli�?mi�?tir (Aslano�?lu, 1982, 20).

Ortaya çıktı�?ı her ülkede çe�?itli özgün ve yerel nitelikler gösteren Art Nouveau, farklı adlar almı�?tır. Avusturya’da “Secession Stil” adını alan Art Nouveau hareketinin sanatçılarının, Avrupa’nın di�?er ülkelerinden gelen yeni fikirleri ele alma arzusu nedeniyle, Avusturya Sanatçılar Birli�?i’nden kopu�?lar gerçekle�?mi�?tir. 1897’de Viyana Secession Sanatçılar Birli�?ini kurmu�?lar ve birli�?in ilk ba�?kanı, ayrılık hareketinin öncüsü Gustav Klimt olurken; Mimar Joseph Maria Olbrich, Koloman Moser ve Josef Hoffmann da kendisinin yanında yer almı�?tır.

Secession sanatçıları, geçmi�?in sanatından koparak Avusturya’da modernizmin kurulmasını; mimar, tasarımcı, sanatçı ve zanaatçı herkesin içinde yer aldı�?ı bir yapılanmayı hedeflemi�?lerdir. Geleneksel estetik de�?erlere kar�?ı çıkarak sanatta biçimsel bir yenilenme arzusunun ötesinde, dü�?ünsel olarak da yeni bir ça�? yaratmayı, sanatı yüksek-alçak vb. gibi çe�?itli sınıflandırmalardan arındırmayı arzulayan sanatçılar; 20. yüzyılın sanatına temel bir köprü olu�?turmu�?lardır.

Secession sanatçıları, 1898-1905 yılları arasında, Cezanne, Monet, Van Gogh, Rodin, Holder ve Munch gibi Uluslararası Modernizmin önde gelen sanatçılarını ilk kez Viyanalı izleyicilere sunan 23 çı�?ır açan sergi düzenlemi�?lerdir. Secession ayrıca 1898-1903 yılları arasında yayın hayatını sürdüren “Ver Sacrum” adlı kendi dergisini de yayınlamı�?tır (klimt-foundation.com). Dergi, edebiyat, görsel sanatlar ve müzi�?i birle�?tirerek, Gesamtkunstwerk konseptine göre tasarlanmı�?tır (�?ekil 1). Sanatla ilgili kuramsal makalelere, edebi ürünlere, sergiler ve sanatçılara ili�?kin yazılara yer verilmi�?tir. Secession sanatçıları tarafından tasarlanan orijinal grafikler, illüstrasyonlar ve kitap süslemeleri, sergiler ve sanat yapıtlarının görsellerini içeren derginin grafik tasarımı, Avusturya kitap sanatı için örnek niteli�?indedir (www.ub.uni-heidelberg.de).

Mimar Otto Koloman Wagner’in Viyana Metrosu için tasarladı�?ı Karlsplatz İstasyonu ve Joseph Maria Olbrich’in Viyana Secession Binası, hareketin Avusturya’daki en karakteristik mimari eserleridir (Ayaydın, 2015, 65). Secession stilini en belirgin �?ekilde yansıtan ve öncü sergilere ve sanat etkinliklerine ev sahipli�?i yapan Viyana’daki Secession Binası, klasik sanata ba�?lı ve yenili�?e kapalı olan Viyana Sanatçılar Birli�?i’nden ayrılan sanatçıların öncülü�?ünde kurulan, yenilikçi Viyana Secession Sanatçılar Birli�?i’nin binasıdır (�?ekil 2). Mimar Joseph Maria Olbrich tarafından 1897’de tasarlanan bina, 1898 yılının Ekim ayında tamamlanmı�? ve açılmı�?tır. Binanın ön cephesini süsleyen; “Der Zeit Ihre Kunst, Der Kunst Ihre Freiheit” (Ça�?ın Sanatı, Sanatın Özgürlü�?ü) sloganı, Avusturya’daki sanatsal devrimi yansıtır niteliktedir (�?ekil 3).

Otto Wagner’in ö�?rencisi olan Olbrich, Secession Binasını tasarlarken, Art Nouveau’nun dekoratif unsurlarını önemli ölçüde sadele�?tirmi�?tir. Olbrich’in binaya ait orijinal eskizleri incelendi�?inde, dekoratif unsurları kademeli olarak temel geometrik formlara indirgedi�?i görülebilmektedir (�?ekil 4-5). Bu durum, Wagner’in görkemli Art Nouveau tarzından bir kopu�?u ifade etmektedir. Gustav Klimt gibi Olbrich de, bayku�? ve Gorgon figürlerini kullanarak, dekoratif motiflerinde Klasik Antik Ça�?a atıfta bulunmu�?tur. Olbrich’in binası, mimaride i�?levselcili�?in öncüsü olarak da görülebilir. Hortikültür Derne�?i binasındaki ilk Secession sergisinin düzenlenmesinden sorumlu olan Olbrich, grubun, sanatın tüm disiplinlerinin aynı anda sergilenebilece�?i bir yere, yani "Gesamkunstwerk" vizyonunu kar�?ılayabilecek çok yönlü bir sergi mekânına olan ihtiyacı oldu�?unu görmü�?tür. Olbrich’in mimari tasarımı, her serginin kendi benzersiz düzenine sahip olabilece�?i anlamına gelen hareketli iç bölmeler ve sütunlar içeriyordu. Bu, resimlerin göz hizasında asılması için yeterli duvar alanı ve geni�? bir zemin alanı yaratarak heykel ve resmin aynı sergide e�?le�?tirilmesini sa�?lamı�?tır (Rosenman, 2017).

2. “GESAMTKUNSTWERK” KAVRAMI

Richard Wagner tarafından kullanılan ve Almanca bir sözcük olan “Gesamtkunstwerk” kavramı, “bütünsel sanat eseri” anlamına gelmektedir (Roberts, 2011, 01).

Sözen ve Tanyeli’ye göre (2007,90); aynı üslup ve sanatsal anlayı�?la gerçekle�?tirilmi�? resim, heykel, bezeme, mobilya ve di�?er uygulamalı sanat yapıtlarının bir mimarlık ürününün bünyesinde bütünle�?ip bir araya geli�?i, bu tutumla olu�?turulmu�? sanat yapıtı olarak tanımlanan kavram; Gunesh (2020,217) tarafından 1800’lerin ortalarından beri, drama, müzik, �?iir, dans ve mimari gibi ba�?lıca sanat formlarının hepsinin (veya en azından birkaçının) tek bir sanat eserinde sanatsal bir entegrasyonu olarak ifade edilmi�?tir.

Özelde müzik ile genelde ise tüm sanat yapıtları ile ilgili, sanatın do�?asının ve sanatçı ile toplum arasındaki ileti�?imin birbirleriyle ilintili oldu�?unu dü�?ünen ça�?da�? bestecilerden en önemlisi ku�?kusuz Richard Wagner’dir. Onun ideal sanat olarak belirledi�?i bu ili�?ki bugün Gesamtkunstwerk kavramında bütünle�?mektedir. Kavram ilk olarak filozof ve yazar olan Eusebius Trahndorff tarafından “Ästhetik oder Lehre von der Weltanschauung und Kunst” adlı çalı�?mada kullanılmı�? olsa da daha sonra Wagner ile anılmaya ba�?lanması, 1849 yılında “Die Kunst und die Revolution (Sanat ve Devrim)” adlı eserinde ilk kez bu kavrama yer vermesiyle olacaktır (mozartcultures.com).

Wagner, kavramı ilk olarak 1849’da yayınlanan “Die Kunst und die Revolution (Sanat ve Devrim)” ve “Das Kunstwerk der Zukunft (Gelece�?in Sanatı)” ba�?lıklı iki kitabında kullanmı�? ve 1851 yılında yayınlanan kitabı “Oper und Drama (Opera ve Drama)”da ise kavram ile ilgili daha fazla detaya yer ver vermi�?tir (Gunesch, 2020, 217-218).

Gesamtkunstwerk kavramını Wagner ile birlikte özel kılan, farklı sanat türlerini (müzik, drama ya da çe�?itli sahne sanatları ya da yazınsal sanatlar vb.) bir arada ele alıp ideal sanat formuna ula�?tırarak, geleneksel operanın yerini almakla görevlendirdi�?i “müzikal dramayı” gelece�?in en yüksek sanat formu olarak tanımlama çabasıdır. Bu çaba klasik ve romanti�?in bir arada ele alındı�?ı bir ça�?da sanat idealini neredeyse bir devrim biçiminde bizlere sunmu�?tur. Wagner bu tutumuyla yeni bir teorinin öncü teorisyeni olmu�?tur (mozartcultures.com).

19. yüzyılın en etkili opera bestecileri arasında olan Wagner, kendi döneminin yaygın müzikal esteti�?ini ve opera konvansiyonlarını reddetmi�? ve “bütünsel sanat eseri” (Gesamtkunstwerk) kavramı üzerinden kendi müzikal drama anlayı�?ını geli�?tirmi�?tir. Wagner’in opera tarihine katkısı, yazdı�?ı librettolar ve yaptı�?ı besteler ile sınırlı kalmamı�?tır; besteci gerek opera üzerine görü�?lerini gerekse sanat, siyaset ve toplum arasındaki ili�?kilere dair fikirlerini 1840’lardan itibaren kaleme aldı�?ı makaleler ve kitaplarla sistemli bir �?ekilde özetlemi�?tir (Uslu, 2017, 14).

Gesamtkunstwerk, 1900’lu yıllarda tüm yaratıcı sanatlar arasındaki “es zamanlı” diyalo�?u gündeme getirmi�?tir. Farklı sanat dallarının kar�?ılıklı etkile�?iminin büyüteç altına alınmasıyla olu�?turulan Gesamtkunstwerk kavramı, 1960’lardan sonra farklı biçimlerde ele alınmaya ba�?lanmı�? ve Modern Sanat Tarihi tarafından yeniden yorumlanmı�?tır. Bu farklıla�?ma, ça�?da�? sanatçıların çalı�?malarıyla ortaya çıkardıkları tavırdır. 2000’lerden sonra ise farklı yaratıcı alanlarda, kelimenin tam anlamıyla “sınırların” ortadan kalktı�?ı, diyalogların, birlikteliklerin ön plana çıktı�?ı bir kimli�?e bürünmü�?tür (Sönmez, 2011, 20-21).

3. SECESSION SERGİSİ

1901 yılının yazında Viyana Secession Sanatçılar Birli�?i, ola�?an sergi uygulamalarından farklı nitelikte bir sergi düzenleme kararı almı�?tır (�?ekil 6). Sanatçılar, o zamana kadar hem kendi çalı�?malarının hem de yabancı meslekta�?larının eserlerinin mümkün olan en iyi sunumunu sa�?layan örnek yerle�?tirmeler yaratmı�? olsalar da bu kez daha ileriye gitmeyi amaçlamı�?lar ve bütün bir iç mekânın kapsamlı �?ekilde dekorasyonunu gerçekle�?tirme arzusu duymu�?lardır. Kendilerinin modern sanat vizyonunu sunmanın ideal bir yolunu bulmayı amaçlamı�?lar ve aynı zamanda çalı�?ma sürecinin önemine vurgu yaparak birlikte ö�?renmeyi istemi�?lerdir. Sonsuza dek kaybolmu�? gibi görünen mimari, resim ve heykel arasında uyumlu bir birlikte varolu�?u yeniden kurmayı hedeflemi�?lerdir. Uzun zamandır unutulmu�? teknikler ve antik tarzlar yeniden incelenerek, sanat, din ve toplumun birli�?inin hala bozulmamı�? göründü�?ü ça�?lar idealize edilmi�?tir. O sıralarda, Secession sanatçılarının bu fikirlerini gerçekle�?tirmek için ideal bir fırsat kar�?ılarına çıkmı�?tır. Leipzigli saygıde�?er meslekta�?ları Max Klinger, üzerinde çalı�?tı�?ı ve sanat dünyası tarafından merakla beklenen Beethoven heykelini tamamlamak üzeredir. Sergiye Klinger de dahil edilmi�?tir ve kendisi açılı�?tan oldukça etkilenmi�?tir (Bisanz-Prakken, 2002, 21-22).

15 Nisan-27 Haziran 1902 tarihleri arasında düzenlenen, Viyana Secession Sanatçılar Birli�?inin 14. Sergisi, besteci Ludwig Van Beethoven’a bir övgü niteli�?inde gerçekle�?tirilmi�?tir. Beethoven’in 75. Ölüm yıldönümünde gerçekle�?tirilen sergi, Secession sanatçılarının sanatın kapsayıcı sentezine ili�?kin vizyonunu gözler önüne sermi�?tir. Yirmi bir sanatçının, Josef Hoffmann yönetiminde birlikte yer aldı�?ı serginin merkezinde, ana salonda Max Klinger'e ait Beethoven heykeli bulunmaktaydı. Sergide Gustav Klimt’in, salonun üç duvarını kaplayan yakla�?ık olarak 34,14x2,2 metre boyutlarındaki Beethoven Frizi’ne ek olarak; Alfred Roller, Adolf Böhm, Ferdinand Andri ve di�?er birçok sanatçının duvar resimleri ve süslemeleri yer almı�?tır. Serginin amacı, mimarlık, resim, heykel ve müzik gibi farklı sanat dallarını ortak bir tema altında yeniden birle�?tirmekti. Böylece "bütünsel sanat eseri", tüm bu eserlerin kar�?ılıklı etkile�?iminden ortaya çıkacaktı. Klimt’in anıtsal duvar döngüsü, sergiye gelen ziyaretçilerin ilk olarak girdi�?i sol koridorda bulunuyordu (�?ekil 7). Duvardaki bir açıklık, Max Klinger’in Beethoven heykelinin bir görüntüsünü sunarak mimarinin, resmin ve heykelin amaçlanan sinerjisine yansıtıyordu (�?ekil 8).

Viyana Secession sanatçılarının Ludwig Van Beethoven’a adanan, izleyici için her �?eyi kapsayan mekânsal bir deneyim yaratmayı hedefledikleri bu sergi, hareketin en çok izlenen ve popüler olan gösterisi olmu�?tur. Bu mekansal deneyim yaratma dü�?üncesi, binaları, iç mekân tasarımları ve yayınlarıyla sınırlı de�?ildi; sanat eserlerinin kendisi bile bu fikirle yaratılmı�? veya olgunla�?mı�?tı.

Yakla�?ık 60.000 ziyaretçi ile Secession’un en büyük halk ba�?arılarından biri olan sergi, aynı zamanda Klimt’in ve di�?er birçok katılımcı sanatçının geli�?imi için çok önemli bir yere sahiptir. Tüm sanatsal disiplinlerin kar�?ılıklı etkile�?imi ve estetik entegrasyonu ideali ve Beethoven sergisinde deneyimlenen bu i�? birli�?i, Wiener Werkstätte gibi di�?er birçok grup tarafından da ba�?arıyla sürdürülmü�?tür (www.secession.at).

14. Serginin afi�?ini, Viyana Secession Derne�?inin üyelerinden grafik tasarımcı Alfred Roller tasarlamı�?tır (�?ekil 9). Roller’ın tasarımında kullandı�?ı kalın ve yo�?un yazı karakteri, aynı zamanda tasarladı�?ı di�?er afi�?lerin ve dergi kapaklarının da temel tipografik özelliklerinden biridir. Litografi tekni�?i ile basılmı�? olan afi�?te bulunan figür, aydınlı�?a i�?aret eden sembolik bir ı�?ık küresi sunmaktadır.

Sergide yer alan yirmi bir sanatçının eserlerinin tamamı tartı�?masız son derece de�?erlidir. Ancak, ana salonda serginin oda�?ını olu�?turan Max Klinger’in sıradı�?ı “Beethoven Heykeli” ve Beethoven’ın “Dokuzuncu Senfonisi”ni adeta görselle�?tiren Gustav Klimt’in “Beethoven Frizi”, sergide en çok öne çıkan ve ses getiren eserler olmaları açısından oldukça önemlidir.

4. BEETHOVEN’IN DOKUZUNCU SENFONİSİ

Amerikan müzikolog Harold C. Schonberg, Beethoven’ın Dokuzuncu Senfonisini, “alı�?ılmı�?a kar�?ı isyan, karde�?lik için bir ça�?rı, bir muazzam patlama ve bir manevi deneyim” sözcükleriyle özetlemi�?tir. “Özellikleri ne tamamen aynı ne de birbirinden çok farklıdır; tam kız karde�?lerin birbirine benzemesi gibi” ifadesi, Beethoven’ın senfonilerinin yapısına en mükemmel uyan sözcüklerdendir. O zamana kadar birbirinden de�?i�?ik ama hepsi güzel olan sekiz muhte�?em senfoni yazmı�? olan bir bestecinin Dokuzuncu Senfonisinin, di�?erlerinden hem farklı hem de en az onlar kadar güzel olması beklenen bir durumdu. Dokuzuncu Senfoni de kendinden önce gelen be�?inci, altıncı, yedinci ve sekizinci senfoniler gibi, bir çift senfoninin ilki olarak planlanmı�?tır. 1817 yılının haziran ayında Beethoven’a Londra’dan yazan eski ö�?rencisi Ferdinand Ries, üstadın bir sonraki kı�? Londra’yı ziyaret etmesinin çok iyi olaca�?ını söylerken aynı zamanda Londra Filarmoni Derne�?i’nin kendisinden iki büyük senfoni yazmasını istedi�?ini ifade etmi�?ti. Bunların prömiyerlerinin de Beethoven’ın yönetiminde Londra’da yapılması planlanmı�?tı. Beethoven’ın 1817-1820 yılları sürekli de�?ilse bile bu iki senfoni üzerine çalı�?tı�?ı not defterlerindeki karalamalardan bilinmektedir. Fakat ya�?adı�?ı sa�?lık sorunları, ekonomik problemler ve di�?er projeler nedeniyle, eserler üzerinde çalı�?maya yeterli zaman ayıramamı�?tır. Beethoven, senfoniye koral bir bölüm katarak o zamana kadar olmayan bir �?ekil denemi�?tir. Aynı zamanda karde�?çe bir sevgiye olan özlemini Schiller’in 1785 yılında kaleme aldı�?ı “An die Freude” �?iirinden alınan sözlerini kendi müzi�?i ile birle�?tirerek ifade etmek istemi�?tir (E�?ecio�?lu, 2016, 78).

Schiller bu �?iirinde, insan ırkının karde�?lik ortamı içinde ya�?aması idealine yer vermi�?tir. Beethoven, benzer dü�?üncelere sahip oldu�?u için “Ne�?eye Övgü” anlamına gelen “Ode to Joy” bölümünü Schiller'den esinlenerek yazmı�?tır (www.ab.gov.tr).

5. MAX KLINGER’İN BEETHOVEN HEYKELİ

Alman Sembolist bir ressam ve heykeltıra�? olarak ba�?arılı bir kariyere sahip olan Max Klinger, 1857 yılında Leipzig’de dünyaya gelmi�?tir. Avrupa’nın birçok �?ehrinde ya�?ayıp çalı�?tıktan sonra, do�?du�?u �?ehre geri dönerek, çalı�?malarına devam etmi�?tir. Gesamtkunstwerk kavramıyla ilgilenen Klinger; edebiyata ve özellikle müzi�?e yo�?un ilgi duyuyordu. 1902 yılında tamamladı�?ı oldukça tartı�?malı eserlerinden biri olan Beethoven heykeli, duydu�?u bu ilginin sonuçlarından biri olmu�?tur (�?ekil 10).

14. Secession Sergisi’nin merkezinde yer alan ve ana salonun ortasına yerle�?tirilmi�? olan çok renkli Beethoven heykeli büyük ölçüde ele�?tirilmi�?tir. Beethoven en saygı duyulan besteci iken, Klinger O’nu çıplak ve oturmu�? bir �?ekilde tasvir etmeyi tercih etmi�?tir (�?ekil 11). Ço�?u uluslararası ve Viyanalı ele�?tirmen, Klinger'in Beethoven yorumunu itici de�?ilse bile kafa karı�?tırıcı bulmu�?tur. Ele�?tirmenlerin ço�?u, Klinger’in temsilini anlamazken, bazıları heykelin içerdi�?i sembolik anlamların ve ihti�?amının farkına varmı�?tır. Beethoven, ayakucunda Jüpiter’in hanedan hayvanı bir kartal ile, Olimpic bir Tanrı olarak betimlenmi�?tir. O, müzi�?iyle Tanrısal statüye ula�?an bir insandır. Oturdu�?u taht, oldukça zengin bir �?ekilde dekore edilmi�?tir. Heykel mermer, fildi�?i ve bronzdan yapılmı�?tır ve 5 ton a�?ırlı�?ındadır (Wolfman, 2015).

Max Klinger’in, Olimpic Tanrılar gibi zengin bezemeli bir tahtta oturan, çıplak gö�?üslü, aya�?ında sandaletlerle ve aya�?ının dibinde Jupiter’in hanedan hayvanı olan kartal ile tasvir etti�?i bu 3 metreden yüksek, renkli ve sıradı�?ı Beethoven heykeli, o dönemde yetersiz bulunmu�? ve alay konusu olmu�?tur. Klinger, birkaç yıl sonra heykeli Liepzig �?ehrine satmı�?tır (Civeleko�?lu, 2012).

2003 yılına kadar Leipzig Alman Senfoni Orkestrası Binası, Gewandhausorchestra’da sergilenen heykel, günümüzde Liepzig’de Güzel Sanatlar Müzesi’nde sergilenmektedir.

6. GUSTAV KLIMT’İN BEETHOVEN FRİZİ:

1902’de Gustav Klimt’in besteci Beethoven anısına tasarladı�?ı bir proje olan ve ba�?yapıt olarak nitelendirilen “Beethoven Frizi” besteciye adanan 14. Secession sergisinin önemli bir parçasıdır. Bu friz, 1903 yılında Gustav Klimt’in retrospektifi olarak nitelendirilebilecek 18. Secession sergisinde de sergilenmi�?tir.

Gustav Klimt’in bu duvar döngüsü, odanın üç duvarını kaplamaktadır. Klimt’in, 14. Serginin ardından yerinden kaldırılaca�?ı dü�?üncesi ile yapıtını ucuz ve kolay ta�?ınabilecek malzeme üzerine çalı�?mı�? olması, frizin daha sonraki yıllarda restorasyonu i�?leminde sorunlar yaratmı�?tır. Kazeinli boya, sıva harcı, yaldız, alçı, ayna ve renkli cam parçaları vb. gibi malzemeler kullanılarak yapılan frizin toplam uzunlu�?u 34,14 m.dir. Beethoven Frizi, çe�?itli kaynaklardan esinlenen oldukça karma�?ık bir çalı�?madır ve bu durum, birkaç anlam katmanı olu�?turmaktadır. Frizin sahip oldu�?u bu birkaç anlam katmanına ra�?men en belirgin ve bariz olanı; Max Klinger’in anıtsal heykelinin etrafında düzenlenmi�? olan 14. serginin konusu olan Beethoven’dır (Corban, 2013, 80).

Bu süzülen figürlerin arasında, duvarın tam ortasında, ayakta duran çıplak bir kadın ve yanında diz çökmü�? yine çıplak bir çiftten olu�?an figür grubu yer almaktadır (�?ekil 14). Umudun simgesi olan ayaktaki kadın figürünün, çekingen bir ifadeye sahip oldu�?u ve ellerini önde birle�?tirdi�?i görülmektedir. Acı çeken insanlı�?ı simgeleyen diz çökmü�? figürler ise altına bürünmü�? olan “Parlayan Zırhlı �?övalye”ye yakarmaktadırlar. Elindeki büyük kılıç ve ayaklarının dibindeki mi�?feriyle bu �?övalye, kurtarıcı bir kahraman olarak görülmektedir (�?ekil 15).

�?övalyenin hemen arkasında, ba�?ının üzerinde resimlenmi�? olan iki kadın figürü “Merhamet “ve “Hırs”, O’nu mutluluk için sava�?maya cesaretlendiren iç motivasyonu temsil etmektedirler (www.tate.org.uk). Duvar, yine süzülen figürlerle tamamlanmaktadır.

Kısa duvarda ise �?övalyenin mutluluk için sava�?ması gereken karanlık güçlerin betimlendi�?i “Dü�?man Güçler” teması ele alınmı�?tır (�?ekil 16). Temaya uygun olarak koyu renge boyanmı�? duvarda, Yunan mitolojisinde Tanrıların dahi mücadele edemedi�?i Dev Typhon ve O’nun kızları olan, saçları yılanlardan olu�?an efsanevi canavar üç kız karde�? Gorgonlar yer almaktadır. Bakı�?ları ile erkekleri ta�?a döndüren bu ölümcül kadınlar, erotik ve ba�?tan çıkarıcı �?ekilde gösterilmi�?tir. Typhon’un kızları Gorgonların arkasında da “Hastalık”, “Delilik” ve “Ölüm”ü sembolize eden, iskeletimsi figürler bulunmaktadır.

Typhon’un sa�? yanında ise di�?er kızları, “Ölçüsüzlük”, “Ahlaksızlık” ve “�?ehvet”i simgeleyen üç kadın figürü daha bulunmaktadır. Bir gorile benzeyen Typhon, duvar boyunca uzanan mavi bir kanada ve yılana benzeyen oldukça uzun ve kıvrımlı bir kuyru�?a sahiptir. Bu figürler de Kanadın altında, di�?er figürlerden uzakta çömelmi�?, üzerinde siyah incecik tül örtülü bir kadın figürü daha bulunmaktadır. Di�?er figürlerdeki altın yaldız ve zengin dekoratif unsurların aksine tamamen gri ve siyah tonlamalara sahip bu figür, “Kemiren Keder”i simgelemektedir. Duvarın sa�? üst kö�?esinde, Typhon’un kuyru�?unun altında kalan ve sadece yüzünün bir kısmı görünen bir yüzen peri figürü dikkati çekmektedir.

Karanlık kısa duvarı takip eden ve yeniden aydınlanan di�?er uzun duvarda, kurtulu�?un, ideal dünyaya kavu�?manın sanatla mümkün olabilece�?i ele alınmı�?tır. Bu duvarın ve frizin final bölümünü olu�?turan “Bütün Dünyaya Öpücük” temasında “Yüzen Periler” tekrar ortaya çıkmı�?tır. Bunlar, lir çalan “�?iir” figürüne kadar ilerlemektedir. Bu figür Antik Yunan dönemindeki figürleri hatırlatmaktadır (�?ekil 17).

“Sanat”ı simgeleyen dikey olarak sıralanmı�? bir grup çömelmi�? kadın figürü, yerden tavana uzanmakta ve üstteki üçü, frizin son sahnesi olan “Cennetten Melekler Korosu”na yönlendirmektedir (�?ekil 18). Korodaki gözleri kapalı figürler ayakları yere basmadan, uçarcasına resimlenmi�?tir. Koro, Beethoven’ın Dokuzuncu Senfonisinin son bölümüne ekledi�?i Schiller’in �?iiri “Ne�?eye Övgü (Ode to Joy)” adlı sevinç �?arkısını seslendirmektedir.

1903'te sanat koleksiyoncusu Carl Reininghaus tarafından satın alınarak, 1915'te sanayici August Lederer'e satılmı�?tır. Klimt’in en önemli destekçilerinden biri olan Lederer, tartı�?masız en kapsamlı ve önemli özel Klimt koleksiyonuna sahipti. II. Dünya Sava�?ı'nın ardından, Erich Lederer frizi Avusturya Cumhuriyeti'ne satmaya karar verdi. 1986 yılında Secession binasının genel tadilatından bu yana duvar döngüsü halk için kalıcı olarak eri�?ilebilir hale gelmi�?tir (www.klimt-foundation.com).

Max Klinger’in Beethoven heykelini tamamlayıcı olması amaçlanan friz, zamanla bilinirlik açısından heykelin önüne geçmi�? ve Gustav Klimt’in en önemli ve tanınan eserlerinden biri olmu�?tur.

7. SONUÇ

1895-1905 yılları arasında Avrupa ve Amerika’da mimarlıktan ba�?layarak tüm sanat dallarına egemen olmu�? bir üslup olan Art Nouveau, ortaya çıktı�?ı her ülkede gösterdi�?i özgün ve yerel özelliklere göre farklı adlar almı�?tır. Avusturya’da “Secession Stil” adını alan Art Nouveau hareketinin sanatçıları, yenilikçi fikirlerini uygulayabilmek amacıyla, yeniliklere kapalı ve muhafazakâr Avusturya Sanatçılar Birli�?i’nden ayrılarak, 1897’de Viyana Secession Sanatçılar Birli�?ini kurmu�?lardır. Birli�?in ilk ba�?kanı, ayrılık hareketinin öncüsü Gustav Klimt olmu�?, mimar Joseph Maria Olbrich, Koloman Moser ve Josef Hoffmann da kendisinin yanında yer almı�?lardır.

Secession sanatçıları 1898-1905 yılları arasında hem kendi yenilikçi sanatsal pratiklerini hem de Uluslararası Modernizmin önde gelen sanatçılarını ilk kez Viyanalı izleyicilere sunan 23 çı�?ır açan sergi düzenlemi�?lerdir. İlk Secession sergisi Viyana Holtikültür Derne�?i’nde gerçekle�?mi�?tir. Serginin düzenlenmesinden sorumlu olan Joseph Maria Olbrich, grubun, sanatın tüm disiplinlerinin aynı anda sergilenebilece�?i bir yere, yani "Gesamkunstwerk" vizyonunu kar�?ılayabilecek çok yönlü bir sergi mekanına olan ihtiyacı oldu�?unu tespit etmi�?tir. Olbrich’in tasarladı�?ı ve 1898 yılının Ekim ayında açılan Viyana’daki ünlü Secession Binası, her serginin kendi benzersiz düzenine sahip olma olana�?ı sunan hareketli iç bölmeler ve sütunlar içermektedir.

Secession ayrıca edebiyat, görsel sanatlar ve müzi�?i birle�?tirerek, Gesamtkunstwerk konseptine göre tasarlanan 1898-1903 yılları arasında yayın hayatını sürdüren “Ver Sacrum” adlı kendi dergisini de yayınlamı�?tır. Kelime anlamı olarak “bütünsel sanat eseri” anlamına gelen Gesamtkunstwerk, Secession sanatçıları tarafından benimsenmi�?tir. Kavram, farklı sanat türlerini (müzik, drama, �?iir, dans, mimari, görsel sanatlar vb. gibi) bir arada ele alıp sanatsal bir entegrasyon yaratarak ideal sanat formuna ula�?tırmak anlamına gelmektedir. Secession sanatçılarının oldukça benimsemi�? oldu�?u bu kavram, özellikle 14. Secession Sergisinde hayat bulmu�?tur. 1901 yılında ola�?an sergilerden farklı bir sergi düzenleme kararı alan Birlik, o zamana kadarki sergilerinde yer alan eserlerin mümkün olan en iyi sunumunu sa�?layan örnek yerle�?tirmeler yaratmı�? olsalar da bu kez daha ileriye gitmeyi amaçlamı�?lardır. Bütün bir iç mekânın kapsamlı �?ekilde dekorasyonunu gerçekle�?tirme arzusu ile mimari, müzik, resim ve heykel arasında uyumlu bir birlikte varolu�?u ortaya koyarak, bu farklı sanat dallarını ortak bir tema altında birle�?tirmeyi hedeflemi�?lerdir.

Besteci Ludwig Van Beethoven’a övgü niteli�?indeki 14. Secession Sergisi, 15 Nisan-27 Haziran 1902 tarihleri arasında gerçekle�?mi�?, Secession sanatçılarının sanatın kapsayıcı sentezine ili�?kin vizyonunu ortaya koymu�?tur. Yirmi bir sanatçının, Josef Hoffmann küratörlü�?ünde birlikte yer aldı�?ı serginin merkezinde, ana salonda Max Klinger'e ait Beethoven heykeli bulunurken; Gustav Klimt’in, salonun üç duvarını kaplayan yakla�?ık olarak 34,14x2,2 metre boyutlarındaki Beethoven Frizi ve Alfred Roller, Adolf Böhm, Ferdinand Andri ve di�?er birçok sanatçının duvar resimleri ve süslemeleri yer almı�?tır.

Gesamkustwerk kavramına göre düzenlenen bu sergi, tüm sanat disiplinleri arasındaki sınırların ortadan kalktı�?ı, diyalogların ve birlikteliklerin ön plana çıkarak disiplinlerarası bir boyuta ula�?tı�?ı ça�?da�? sanatın kökenleri açısından da önem te�?kil etmektedir.

KAYNAKÇA

Announcements

You can send your paper at Online Submission System

  • The Journal of International Social Research / Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi ISSN: 1307-9581, an international, peer-reviewed, on the web publication, from 2007 will be issued least four times annualy.
  • Our journal is an independent academic publication based on research in social sciences, contributing to its field and trying to publish scientific articles that will bring innovation to the original and social sciences.
  • The journal has got an international editorial board and referee board, mainly embodied from the each individually professional on the social research fields.
  • Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi / The Journal of International Social Research became a member of Cross Reff since 2014 and started to assign DOI numbers to the articles. image
Google Scholar citation report
Citations : 7760

The Journal of International Social Research received 7760 citations as per Google Scholar report

The Journal of International Social Research peer review process verified by publons
Get the App